irfy-ce şeyler

03 Nisan 2006

Büyüyünce esnaf olacaktım

Bugün kaldırımda yürürken dükkanının önünü süpüren adamı görünce çocukluk hayallerim depreşti yine.

Çocukluk hayallerim vardı benim, büyüyünce esnaf olcaktım ben. Tükanım olcaktı bi tane şööle cadde üstünde. Adına soyadımı vercektim mutlaka. Ama tabelası Coca-Cola'lı olmayacaktı. İnadına Çamlıca'yla Uludağ satacaktım, bi de Elvan ve Ankara. Sabahın köründe gelecektim dükkanıma, o saatte sadece ekmek satacağımı bildiğim halde.Ama okula giden çocuklarla, işe giden dostların kahvaltısına sıcak ekmeği ulaştırmak yetecekti benim mutlu olmama. "Gaaaarç" diye açacaktım kepenkleri, bütün mahalleyi uyandırcaktım. Ama kimse kızmayacaktı bana, çünkü zaten kalkmak için benim kepenklerimin sesini bekliyor olacaklardı.
Kasanın başında, duvarımda siftah param asılı duracaktı, yanında da Karınca Duası. Bütün raflarım gelin vitrini gibi düzenli olacaktı. Sakızlar önde, çikolatalar arkada, bisküviler en sonda. Duvarımda Peşin satan-Veresiye satan tablosu olacaktı yanında da "Veresiyemiz Yoktur" yazacaktı, ama gine de kapkalın bi veresiye defterim olcaktı, içinde bütün mahallenin yer aldığı, kimseyi kıramadığım için. Bütün mahalleyi tanıyacaktım, bütün mahalle de beni.
Her sabah bütün dükkanı kaldırıma serecektim, gelip geçenleri çekeyim diye; sonra akşam hepsini yine içeri tıkacaktım. Bi taburem olcaktı, güzel havalarda dükkanın önüne atıp oturduğum. Gelip geçeni seyredecektim; herkese selam verecektim, herkesin selamını alacaktım. Adres soranlara mutlaka yardım edecektim, gerekirse alıp götürecektim. Bi tane pet şişem olacaktı mutlaka kapağını deldiğim; onunla günde 3 posta dükkanın önünü sulayacaktım toz kalkmasın diye. O olmazsa maşrapayla su serpecektim, özel esnaf tekniğimle. Kaldırımın önüne mutlaka bişeyler koyacaktım yola, ya bi kasa ya da bi teneke falan. Araba parkettirmeyecektim, çünkü tezgahın önünü kapattırmak olmazdı. Hatta bunu namus davası yapacaktım, "dükkanın önü gitti, itibar gitti" olacaktı. Bu durumlar için tezgahın altında levyemi bulundurcaktım illa ki. Mahalle kavgalarından hiç geri kalmayacaktım, hatta önde gelenlerden olacaktım. Mahallenin kızlarına hiç yan gözle bakmayacak, bakanların da gözlerini oyacaktım. Hırsızı, arsızı, serserisi korkacaktı, mahallenin delikanlıları da sevecekti beni.
Cuma günleri kapıya kağıt asıp kapatacaktım dükkanımı, "Cumaya gittim, gelicem" yazacaktı o kağıtta. Girip çıkarken de kapıdaki açık-kapalı levhasını mutlaka değiştirecektim, sanki hiç belli olmuyormuşcasına. Hiçbi zaman bozuk param olmayacaktı, kimsenin parasını bozamayacaktım; ama bişey alırlarsa o zaman başka. Para üstlerini verecek ufak param da olmayacaktı hiç; onun yerine sakız verecektim herkese. Devamlı müşterilerimle mutlaka muhabbet edecektim, 3 dakkada memleket kurtaracaktım. İş olmadığı zaman da dükkanın önünde diğer esnafla laflayacak, şakalaşacaktım. Hatta kendimi iyi hissediyosam güreşecektim sokakta. Futbol muhabbetsiz gün geçirmeyecektim, tüm mahallelinin tuttuğu takımı bilip sonuçlara göre kimle uğraşacağımı, dalga geçeceğimi belirleyecektim. Cimbom şampiyon olunca mutlaka bayrak asacaktım dükkana, başkası olmuşsa da hiiç lafını etmeyecektim.
Yeterli parayı kazanınca bi araba alacaktım kendime. Ama mutlaka yerli olacaktı bi esnafa yakışır şekilde. Hiçbi zaman paramla göze batmayacaktım. Polisin eline 3-5 bişeyler sıkıştırıp adımın baş harflerinden plaka alacaktım, sonu da memleketimin plakası olcaktı. Arkaya da "Babam sağolsun" yazan mirasçılara inat, "Miras değil, alınteri" yazdıracaktım. Gurur duyacaktım terimle, emeğimle.
Vee bir de sevdiğim olacaktı tam karşı apartmanda. Mahcup kendi halinde bi evkızı olacaktı. Bütün gün beni görebilmek için cama çıkmaya fırsat kollayacaktı, ben de aynı şekilde dükkanın önüne çıkmaya. Camları silerken bile bi gözü aşşağıda olacaktı, benim de kapımın önünü süpürürken yukarda. Ama kimse bilmeyecekti bizi, mahalleye ilan olmayacaktı aşkımız. Bütün gün camda duran teyzelere bile çaktırmayacaktık. Esnaf mahallenin kızına yan gözle bakıyo dedirtmeyecektim ve belki de sırf bunun için aşkımı kalbime bile gömebilecektim. Çünkü esnafın mert adam olduğunu bilecektim, adamlığa halel getirmeyecektim. Ben aslında büyüyünce esnaf olacaktım, ama hiçbi zaman büyüyemedim sanırım.

15 comment(s):

ben necdet
yav biz senne aynı yerde mi yaşadık bi aralar ulan tam beni anlatmışssın ha
adın arif mi bu arada

By Anonymous Adsız, at 4.4.06  

kalemine sağlık

By Anonymous Adsız, at 4.4.06  

mereba

By Anonymous Adsız, at 4.4.06  

arif! benim çemberlitaş'ta bi dükkan var. biraz elden geçerse kız gibi olur. vereyim orayı sana

By Anonymous Adsız, at 4.4.06  

senin gibi esnafların önünü malesef büyük süper hatta hiper bazende gross marketler kesti var olanlarında kökünü kuruttu.. bi bakkal necati abim vardı aynı senin gibi mert, harbi delikanlı mahalle bakkalımızdı. hep tamek vişne suyu içerdim ama illa şişe olacaktı ve metal kapak açılmayacak tertemiz çelikten bir çivi ile delinecekti, ancak ozaman içerdim vişne suyunu. necati abim benim için çiviyi tertemiz tutar, beni gördüğü zaman hemen dolaptan bi tamek vişne suyu çıkartır uzatırdı hatta bazen ikram ederdi. dükkanın önünde kocaman bi ağaç vardı, dibinde de bi bisiklet mahalle çocuklarıyla bu bisikletle gezerdik bize hiç bişey demezdi necati abi.. bir gün ağacı kestiler tabi bisikletin dayanağı kalmamıştı ve artık bisiklette yoktu.. işte bu koca ağacı kesenler gibi sözüm ona büyük, süper hatta hiper!!! marketlerde dağ gibi necati abimin bakkalını baltaladılar, yıkmak için sıraya girdiler.. ve necati abim bir gün dayanamadı ve yatağa düştü oğlu kenan sarıldı baba ocağına ve o direnmeye başladı bu çarka karşı.. bizlerde hep beraber sahip çıkalım esnafımıza, senin gibi esnaf ruhuna sahip dağ gibi, çınar gibi bakkal necati abiler, manav ali abiler yıkılmasın ayakta kalabilsin diye.. hadi sahip çıkalım, varmısınız.....

By Anonymous Adsız, at 4.4.06  

Yorumlarınızla katıldığınız için teşekkürler arkadaşlar.
1.si adım Arif değil :) siz de irfy diyebilirsiniz herkes gibi.
2.si esnaf değilim, kara bahtlı beyaz yakalılardanım. Ama hep olmak istedim, özendim onlara.
Son arkadaşımın da dediği gibi zamanımızda biçok güzel şeyin olduğu gibi onlar da yenik düşüyolar bu düzene ne yazık ki.

son bi not olarak da; yorumlarda isimlerinizi yazarsanız daha hoş olur sanırım, tanırız birbirimizi.

By Blogger irfy, at 4.4.06  

Rica ediciym efenim, bunlar çamur kokan hareketler, gerek yok ;)
Cafe sahibi de bi esnaftır, hakir görmeyin.
Sosyeteyle ve Nişantaşıyla hiç alakem olmiyciini çok iyi bilirsiniz Gizli Abdülkadir bey, latife olarak şeediyorum bunu :)
Bırakınız hayallerimi bari ben belirliyim hiç olmazsa ;)

By Blogger irfy, at 4.4.06  

irfy sen mi yazdın bunları du bidaha okiyiciyim...

By Blogger zynp, at 4.4.06  

süper olmuş

By Blogger zynp, at 4.4.06  

Hakarete bak ya, sen mi yazdın diyo,
Kavgada sölenmez valla, direk aşşaladın şu garibi.
Sen yazıyosun da biz yazamaz mıyız yani, cık cık cık..

By Blogger irfy, at 4.4.06  

:) ne güzel bi hayal ne güzel yüreğiniz var

Allah muvaffak etsin işinizde inşaAllah..hele son paragraf süperdi..mertlik ve namus kavramlarıöyle gözardı edilir oldu ki günümüzde...

dua ve selam ile...

By Anonymous Adsız, at 4.4.06  

süper, bir defada okudum hepsini, limk kayfemizin sahibi delikanlı kayfe esnaflarından birisi irfymdir zaten ;)

By Blogger admin, at 4.4.06  

valla kanişim çok iyi bi anlatımın varda ben bu bakkal ve market kavgalarını anlamış değilem markette daha çok çeşit bulabiliyoken neden bakkaldan alıyım bakkalcılarda kapasın market açsın canım :)üstelik kankişime bu meslek daha çok yakışıyo bende küçükken hep senden olmak isiyodum:))

By Anonymous Adsız, at 4.4.06  

evet

By Blogger M!ЯΛC, at 5.4.06  

aslında bende ilkokulda yediğim çift kaşarlı tost ilen fruko gazozun tadını arıyorum ... tee kaç sene oldu .. bakkalları da sevmem burda 650 kaat olan tuzlufıstığı 1.250ye satıyolar sen aç irfy gene alışveriş yapmam

By Blogger M!ЯΛC, at 5.4.06  

Post a comment

<< Home